İşletmelerde Yönetim Yaklaşımları

Örgütler hakkında bir düşünce şeklini ortaya koyan teori ve tasarım yaklaşık son 150 yıllık dönem içinde bazı değişikliklere uğramıştır. Yönetim yaklaşımlarının bu tarihsel döngüsüne  kısaca bir göz atmak yerinde olacaktır.

Örgütler; Klasik (endüstriyel çağ,), Modern (Teknolojik ve Post Modern (bilgi çağı,1990) olmak üzere üç ayrı dönemde incelenmektedir. (İşcan ve Naktiyok, 2005)

Bunlardan Klasik dönem (1880) kendi içinde ikiye ayrılmakta ve geleneksel olan dönemde, öncülüğünü Frederik Winslow Taylor’un yaptığı ‘’Bilimsel Yaklaşım’’, öncülüğünü Hernry Fayol’un yaptığı ‘’ Yönetim süreci yaklaşımı’’ ve öncülüğünü Max Weber’in yaptığı ‘’Bürokrasi yaklaşımıdır.’’ Neo-Klasik olarak ifade edilen diğer klasik dönem yaklaşımı ise, davranışsal yaklaşım olarak bilinmektedir.

Bu dönemde, örgütlerin kapalı bir sistem olarak; katı ve rasyonel kurallar içinde yönetildiği, bir makine gibi görüldüğü ve insan unsurunu ihmal ettikleri gözlenmiştir.

Örgütlerin mekanik örgüt yapısını çağrıştıran bir şekle dönüştürüldüğü bu dönemde; örgüt yapısında uzmanlaşmaya daha fazla önem verildiği, kararların merkezi olarak alındığı, prosedür ve kurallara dayalı, otoritenin ön planda olduğu, dar alan kontrolünü benimsedikleri ve iletişimin üsten alta doğru yapıldığı görülmektedir.

Modern Dönem yaklaşımı (1950) kendi içinde ‘’Sistem’’ ve ‘’Durumsallık’’ yaklaşımı olarak ikiye ayrılmaktadır.

Bu dönemde; örgütler açık birer sistem olarak, çevreleri ile etkileşim halinde bir sistem anlayışı (birbiri ile ilişkili alt parçalardan oluşun bir bütün) içinde yönetilmeye çalışılmıştır. Bunun yanında her durum ve şartta geçerli olabilecek organizasyon ilkelerinin olmadığı, örgütün organik yapılar olarak, içinde bulunduğu şartlara göre farklı şekilde yapılandırılması gerektiği ifade edilmiştir.

Organik yapı örgütünü andıran bu dönemde, fonksiyon sahalarına göre, takım çalışmasını esas alan merkezi olmayan kararlar alınmış ve çalışanların güçlendirilmesine çalışılmıştır.

Post Modern, modern sonrası (1990) dönem ise bilgi çağı değerleri içinde, örgütsel yapı ve süreçlerde daha yapıcı ve evrensel bir teori geliştirmekten ziyade, çeşitliliği savunan ve çok yönlü bakış açısına sahip olmayı gündeme getirmiştir.

Post Modern örgüt yapıları, daha çok şebeke tipi, kademesi azalmış, küçülmüş, yalın, örgütsel bağlılığa ve sözlü iletişime önem veren, konusunda uzmanlaşmış, başarının ödüllendirildiği, kazan kazanı savunan, açık vizyon ve misyona sahip örgütlerdir. (Işcan ve Naktiyok, 2005)

İşletmelerde Yönetim Yaklaşımları Nelerdir?

İçinde bulunduğumuz bu dönemde, sürekli değişimin gerekliliğini savunan bu yaklaşım, bir çok farklı yönetim yaklaşımlarını gündeme getirmiştir,

Bunlar:

  • Toplam Kalite Yönetimi,
  • Çekirdek Yetenek (Core Competence),
  • Dış Kaynaklardan Yararlanma (Outsourcing),
  • Kıyaslama (Benchmarking),
  • Küçülme (Downsizing),
  • Kademe Azaltma (Delayering),
  • Değişim mühendisliği (Süreç Yenileme),
  • Matriks Örgüt yapısı,
  • Proje Yönetimidir.

Örgüt tasarımında, Klasik Yönetim ve örgüt faaliyetleri açısından önem taşıyan Klasik Yönetim yaklaşımlarından biri olan Yönetim Süreci Yaklaşımları içinde yer alan bazı ilkelerin hala kabul gördüğünü hatırlatmak yerinde olacaktır. Örgüt yapısını belirleyen unsurlar olarak organizasyon ilkeleri temelde:
İş bölümü ve Uzmanlaşma, Bölümlere Ayırma, Emir Komuta Birliği, Hiyerarşik Yapı, Kontrol Alanı, Yetki ve Sorumluluk Denkliği, Amaç Birliği, Yetki Devri, Formalleşme, Merkezileşme, Kademe Sayısı olarak kullanılmaktadır. (Robbins ve Judge, 2012, Maasie, 1987, Bransel,1993)
Bu ilkelerin içinde bulunduğumuz dönem açısından bir değerlendirmesini yapacak olursak;

İş bölümü ve Uzmanlaşma, Bölümlere Ayırma ve Kademe sayısı:
Genel olarak örgütler, küreselleşmenin bir sonucu olarak, bu dönemde kademeleri azaltmak, daha yalın olmak, dış kaynaklardan yararlanmak, çözüm ortakları ile çalışmak, küçülmek, çekirdek yeteneklere yönelmek için iş bölümlerini en az düzeye taşımaktadır.

  • Hiyerarşik Yapı, Emir Komuta Birliği ve Kontrol Alanı
  • Hiyerarşik yapının ve ara kademelerin fazlalığı karar alma mekanizmasını geciktirdiği ve kontrol alanını genişlettiği için daha dar alanda kontrole yönelik bir kayma ve matris tipi yapılanma içinde iletişimin daha kolay yürütüldüğü basık yapılara doğru gidilmektedir.
  • Yetki Devri, Yetki ve Sorumluk Denkliği.

Karar alma süreçlerine ast kademelerin dahil edildiği ve süratle karar alabilme yetilerini geliştirmek maksadıyla, yetki ve sorumluluklar dengeli bir şekilde daha ast kademelere verilmektedir.

Amaç Birliği:

Örgütler kendilerini daha şeffaf bir şekle dönüştürerek, kurumsal amaçları daha açık ve herkes tarafından kolaylıkla anlaşabilecek bir model olan vizyon ve misyon tanımlaması ile ifade etmektedir. Ana amaca hizmet etmeyen her türlü faaliyet kurum dışından sağlanmaktadır.

Formalleşme ve Merkezileşme:

Daha Esnek, proaktif ve hızla hareket edebilmek için, formal yapılar daha kurumsal ve doğal bir modele dönüştürülerek daha az merkezileşmeye gidilmektedir.

Sonuç olarak, Örgüt yapısı özellikle dinamik özelliklere sahip işletmeler için hayati öneme sahiptir. Yeni çağın örgüt yapısının tasarımında dikkate alınması gereken hususlar, yukarıda ifade edilen organizasyon ilkeleri ışığında dikkate alınmalı ve kurumsal başarıyı daha iyi şartlara taşıyabilmek ve bunu sürekli hale getirerek bir değer yaratmak için, modern yönetim yaklaşımlarından istifade edilmelidir.

Kaynaklar:

Naktiyok, A., 2004, ‘‘İç Girişimcilik’’ , Beta Yayıncılık, İstanbul.
Robbins ve Judge, 2012, Maasie, 1987, Bransel, 1993 , Englewood Cliffs : Prentice- Hall, Inc, s.11,