Bilgi Çağı Örgütlerinin Ana Yetenekleri
Bilgi çağında öncelikle kurumların, ihtiyaç duyulan doğru bilgiye zamanında ve en ekonomik yoldan ulaşılması ve bunun kurum içinde paylaşılarak katma değer yaratacak şekle getirilmesi faaliyetlerinin özünü oluşturmaktadır. Örgütün bu özelliği kazanabilmesi için bazı yeteneklere sahip olması gerekir.
Bunlar;
Esneklik, yenilikçilik, bilgiyi yönetme, yatay örgüt yapısı ve sürekli öğrenmedir.
Esnek: Yeni çağda sosyal bir varlık haline gelen organizasyonlar, stratejik yönetim anlayışı içinde, organizasyon yönetimi ve üretim fonksiyonlarındaki süreçlerinin verimliliği için yeni yöntemler geliştirmeye çalışmaktadır.
2000 yılı öncesinde örgütsel hümanizm akımı örgütlerin otoriter yapısını yumuşatmaya, örgüt içi demokrasinin temellerini güçlendirmeye, birey ve örgüt arasında bütünleşme sağlamaya yönelmiş, örgüt yapılarını değişikliklere kolayca uyabilecekleri organik yapılara dönüştürmeyi amaçlamıştır.
Küreselleşme olgusu ve hızla değişen bilgi çağı dinamiklerine uyum sağlayabilmek ise esnek yönetim ve üretim süreçlerine sahip olmayı gündeme getirmektedir. Öngörülemeyen şartlar altında koşullara uyum sağlayabilme kapasitesi olan esneklik bilgi çağı örgütlerinin en temel özelliği olmaktadır.
Yatay Örgüt Yapısı: Sanayi dönemi örgütlerindeki merkeziyetçi, hiyerarşiye dayalı yapılar bilgi çağı örgütlerince, bilgiyi hızla işleyebilecek daha esnek olarak çalışabilme esaslarına sahip sade bir yönetim yapısına evrilmektedir.
Bir örgüt bilgi yoğun hale geldikçe hem yönetim kademesi hem de yönetici sayısı azalacak, bilgi esas itibariyle alta yani farklı işler yapan ve kendi kendilerini yönetme eğiliminde olan uzmanların elinde olacaktır. Böylece örgüt yapısı merkezililikten uzaklaşıp özerk birimler ağırlık kazanacaktır. (Beıjerse, 1999)
Bu açıdan bilgi çağı örgütleri, hızla değişen bir çevre içinde faaliyet alanlarını değişime kolayca uyum sağlayabilecek, düz ve yapı içindeki hatlar kısa olacak şekilde bir örgütsel yapıya dönüştürmektedir.
Yenilikçi: (Sürekli Gelişim ve Değişim) Yenilik, bilgi çağı örgütlerinin en temel özelliği olmaktadır çünkü pazara sunulan ürün ve hizmetlerin her zaman bir alternatifi hızla kopyalanmaktadır. Bu yüzden örgütler, yoğun rekabet ortamlarında, sahip oldukları bilgiyi hızla yeni bir ihtiyacı karşılayacak şekle dönüştürmek zorundadır çünkü ürün yaşam süreleri hızla kısalmaktadır.
Yenilik potansiyeli, örgütün en iyi yaptığı ile müşterilerin en çok değer verdiğinin uyumlaştırması ile oluşturulur. (Nassarı,1998)
Bilgiyi Yönetme: Bilgi Yönetiminden maksat rekabet gücüne katkı sağlayan bilginin süratle elde edilmesi, bunun örgüt yapısı içine hızla aktarılması ve örgütsel süreçlerde etkin olarak kullanılmasıdır. Bilgi yönetim sisteminde esas, eskiyen bilgi yerine daha yenisinin hızla ikame edilerek yeni urun ve hizmet yaratımına firsat verecek şekilde kullanılabilmesidir.
Bu avantajı sağlamanın anahtarı bilgi yaratma sürecinin yapı- sallaştırılmasıdır. (Özveren ve Gursu, 2004) Yapısallaştırmanın kurumsal kültür haline getirilmesi, bilgi yönetimde bilgi cağı örgütlerinin en temel konusu olmaya adaydır.
Öğrenmenin Sürekliliği: (örgütsel öğrenme) Bilgi çağı toplumunu tanımlayan en önemli olgu bilginin bollaşması ve yeni bilginin yaratılmasıdır. Sürekli eskiyen bilginin yerine yenisini hemen koyabilme , güncel olabilmenin en önemli özelliğidir.
Yoğun rekabet ortamında, katma değer yaratılmış yeni bilgiye sahip bir örgüt rakiplerine göre ön almış demektir ve geleceği şekillendirmede önemli avantajlar sağlamış olacaktır. Konuya bu perspektifden baktığımızda öğrenmenin sürekliliği de işletme hayatında ön önemli bileşen halini alacaktır.
Örgütler, öğrenme kavramının rekabet üstünlüğü anlamına geldiğini anladıklarında, birincil amaçlarını sürekli öğrenme ve öğrenen örgütler olma olarak belirlemektedirler. (Tepeci ve Koçak, 2005)
Öğrenme olmadan örgütler ve bireyler sadece eski deneyimleri ve uygulamamaları tekrar ederler. Değişim bir maske gibi yatay kalır, iyileşmeler ya rastlantılar sonucu yada kısa ömürlü olurlar. (Garvin,1993)
Açıkca söylemek gerekirse küresel rekabette karlı çıkabilmenin yolu sürekli öğrenmeden geçmektedir çünkü öğrenme olmadan yeni bilgi üretimi olamayacaktır.
Özetle, Bilgi çağı örgütünü:
- Sürekli yeni bilgi yaratan, ve bunu işleyerek örgütün bilgisi haline getiren,
- Katma değer yaratacak şekilde, bilgiyi paylaşım yoluyla örgütsel süreçlerde kullanan,Çevreye uyum gösteren, elastikiyeti yüksek,
- Kararlarını değişen şartlara göre hızla alabilen,
- Değişime olumlu tepkiler veren, örgütler olarak tanımlayabiliriz.
Kaynaklar :
Beıjerse, Roelof P.,1999, ‘Questions in Knowledge Management: Defining andConceptualising a phenomenon’ Journal Of Knowledge Management, vol: 3
Garvin, David A.,1993, ‘Building A Learning Organization’ Harvard Business Review’ vol: 71, No: 4, p.78-91. July-August.71, No: 4, p.78-91. July-August.
Nassarı, T.,1998,‘’Nurturing, Knowledge to Power Innovation Dynamics, Innovation’ Vol: 32, no: 1 May.
Özveren M. ve Gursu M.,2004, ‘Organizasyonlarda bilginin yaratılması süreci ve bu süreçte Liderliğin Önemi ‘’ 3. Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi,
Tepeci, M. ve Koçak,G.,2005, ‘‘Ekiplerde Öğrenme’’: Öğrenen Örgütler Olmanın Anahtarı’’ Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 14, sayı: 1 s: 379.